Öyle bir görsel var ki gözümün önünde. Bir açık ofis tutmuşum, içerisi ferah ve bolca güneş alıyor. Renkli şeffaf bir masada oturuyoruz, bir sürü ev hanımı birlikte oturuyor konuşa konuşa harıl harıl sepet örmeye başlıyor. Bir yandan sepetlerin tasarımına kafa yoruyoruz, diğer bir taraftan daha hangi el emeğini hayata geçirebiliriz, kadınlara iş imkanı sağlamak için bir dünya zihin çalışıyor. Herkesin birbirine rengarenk destekler kattığı bir dünya kurmuşuz kendimize. Sepetlerin bitmesinin mutakibinde sepetlerin içine hangi mutlulukları sığdıracağımız düşüncesi başlıyor. Görselleri çiziyoruz, kafamızda ne var, hepsi tuvalimizde. Sanatın, sanatı desteklediği bir ortamda fikir birliği ve destek eşliğinde çalışıyoruz, hayallerimiz gerçek olmamış mı? Herkesin emeğinin birbirine ışık olduğu bisepetlik paralel bir evren burası. Türk toplumun elinin nuru, göz bebeği bir çok sanatın parlayacağı bir döneme giriyoruz ve bunları alan sizler de emeklerinizin karşılığını bu ürüne hibe ettiğiniz için mutluluğumuza ortak olacaksınız, siz bizim ortağımız olacaksınız. Kendi ışığımız cayır cayır yanıyor artık, duyguların aktarımı sanat olmuşsa eğer işte biz o anda kendi tasarımcımız ve herkesin yöneticisi olmuşuz; odaklan, hayal et ve devam et. Hayalini kurduğumuz adımlar yakınımızdan atıldıkça biz kendimiz olma haresine bir adım daha parlıyoruz. Parladığınızda etrafınıza toplanan güruhlar sizi adım adım en yukarıya taşıyacak. Bir sofranın etrafında edeceğin muhabbet yükseltecek seni, bir düşüncenin renklere kavuşumunda ekoseli sofranda umudu bulacaksın, yalnızlığının huzuru birlikteliklerinde olacak. Lezzetin en doğalı senin olduğunda o zaman sen kendi özüne bisepetlik kavuşmuş olacaksın ve biz seni yine orada en yakınında bekliyor olacağız!